Türk mimar ve restoratör. Türkiye'nin onarım ve restorasyon alanlarında uzmanlaşmış ilk yüksek mimarlarından biridir. Eski eserlere olan ilgisi küçük yaşlarda başlamış, lise yıllarında ise artarak devam etmiştir. İstanbul Erkek Lisesi'nde öğrenciyken ilk kitabını yayımlamış ardından da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde eğitimine devam etmiştir.
Kısa bir süre Ankara Üniversitesi'nde sanat tarihi üzerine dersler vermiş sonraki yıllarında ise Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesindeki restorasyon çalışmaları ile ön plana çıkmıştır. Başta İstanbul olmak üzere Trakya ve Anadolu'da 150'ye yakın tarihi yapıtın restoresinde görev alarak Türk restorasyon tarihine yön vermiştir. Mimar Sinan'ın eserleri üzerlerine yaptığı çizimler günümüz akademik camiası için önemli birer referanstır.
Yaşam öyküsü
Doktor olan babası Hicri Bey ile Adviye Hanım'ın oğlu olarak İstanbul!da dünyaya geldi. Ortaöğretimini İstanbul Erkek Lisesi'nde tamamlayarak Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne başladı. Buradaki eğitimi dışında İstanbul Üniversitesi'nde Arif Müfid Mansel'in arkeoloji derslerine katıldı. Üniversite eğitimi sonrasında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Mimarlık Tarihi ve Şehir Kürsüsü'nde asistan olarak görev aldı. Maarif Vekâleti'nin düzenlediği sınavı kazanarak Almanya'ya gitti. 1939 yılında II. Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine Fransa'ya geçti. Burada Paris Notre Dame Kilisesi’nin restorasyonunda görev alan isimlerden biri oldu. Yurt dışındaki asistanlık görevi kısa sürdü ve Türkiye'ye geri döndü. 1940 yılında Kahramanmaraş'ta askerlik görevinde bulundu. Bu dönemlerde tarihi eserlerin kötü ve anlık kullanımlarına dair eleştirel bir rapor yayımladı. Daha sonra Maarif Vekâleti'ne bağlı olarak faaliyet gösteren Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nde çalışmaya başladı. Mimar olarak yeni binalar yapmaktan çok eskileri onarmayı tercih etti ve aynı anda hem Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde mimarlık tarihi dersleri verdi hem de İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde mimarlık çalışmalarını yürüterek çeşitli kazılara katıldı. 1946 yılında Anıtlar Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünde Anıtlar Şubesi'ne atandı. 1949'da kendi gayretleri doğrultusunda kurulan Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu üyeliğine getirildi. 1959'da Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesine çalışmalarını devam ettirdi ve vakıfa ait eserlerin restoresinde görev aldı. Ayrıca bu yıllarda Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde öğretim görevlisi sıfatıyla Türk sanatı ve sanat tarihi üzerine akademik dersler verdi.
Çalışmaları
Ali Saim Ülgen'in eski eserlere olan ilgisi çok küçük yaşlarda başlamıştır. Bu dönemlerinde evlerine çok yakın olan Ayasofya Müzesi'nin kubbelerine çıkmayı istemiş ve bu doğrultuda ailesine baskı yapmıştır. Ailesi de gerekli izinleri alarak onun bu isteğini gerçekleştirmiştir. İstanbul Lisesi'nde eğitim gördüğü yıllarda eski eserlere olan ilgisi daha da artmış ve gezip gördüğü eserleri 200 sayfalık İstanbul ve Eski Eserleri adlı kitabında toplamıştır. Semavi Eyice onun bu eserini lise dönemlerinde yazmasından ötürü pek fazla akademik olmadığını fakat Harf Devrimi sonrasında yeni harflerle bir lise öğrencisi tarafından yazıldığı için ilgi çekici olduğunu söylemiştir. Ali Saim Ülgen'in kendi alanındaki çalışmalarında Vakıflar Genel Müdürlüğündeki görevinin ayrı bir önemi vardır. Bu görevinde Türkiye'nin çoğu yerini gezmiş ve tarihi eserleri yerinde inceleme fırsatı bulmuştur. Bu yıllarındaki çalışmalarını İslami eserlere de yöneltmiştir. Kendisi ağırlıklı olarak İstanbul olmak üzere Trakya ve Anadolu'da 150'ye yakın tarihi yapının restoresinde görev almıştır. Konya Alâeddin Camii, Siirt Ulu Camii, Aksaray Sultan Hanı, Nevşehir Hacı Bektaş-ı Veli Külliyesi, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Hunad Hatun Külliyesi ve Bursa Yeşil Türbe bunların başında gelmektedir. Kendisi Türkiye dışında Trablusgarp'ta Turgut Reis Türbesi ve Kudüs'te Kubbet-üs-Sahra'nın restoresine katkı sağlamıştır. Ayrıca Suriye, Irak, Ürdün ve Pakistan gibi ülkelerde de çalışmalarda bulunmuştur.
Süleymaniye Külliyesi'nin restoresini gerçekleştirdiği sırada dönemin başbakanı Adnan Menderes camii cephesinin restoresini/temizlenmesini bizzat Ali Saim Ülgen'e vermiştir. Kendisi de bu cepheleri murç yardımıyla temizlemiştir. Özellikle Macit Rüştü Kural onun bu yöntemini eleştirmiş ve camii ölçülerini küçülttüğünü ileri sürmüştür. Saim Ülgen sonraki süreçte haksız saldırı ve eleştirilere maruz kalmış, hakkında Millî Birlik Komitesi tarafından kovuşturma açılmıştır. Komisyon kendisini yargılatmak istemişse de sonunda suçsuz bulunmuştur. Zihinsel olarak yorulan ve zarar gören Ali Saim Ülgen, ilerleyen süreçte evinde kalp krizi geçirmiş, ayrıca evine çok yakın olan bir alışveriş merkezi üzerinde iki uçağın birbiriyle çarpışmasının tesirinde kalmıştır. Bu kazanın kendisinde tesir ettiği şok ve gürültü sebebiyle 8 Şubat 1963'te hayatını kaybetmiştir. Kendisi Klasik Osmanlı mimarisini temellendiren Mimar Sinan'ın büyük hayranlarından biridir ve eserlerini en küçük detayına kadar incelemiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün isteği sonrasında yapılması istenen Mimar Sinan monografisinin dokümanlarını hazırlayıp planlarını çizmiştir. Bu araştırmanın tarih kısmını Mehmet Fuad Köprülü, mimarlık kısmını Albert Gabriel, plan ve rölövelerini ise kendisi çizecekti fakat bu proje dönemsel sorunlar nedeniyle gerçekleşemedi. Çizdiği planlar ise ancak ölümünden sonra yayımlanmıştır. Çizimini yapıp restitüsyonlarını gerçekleştirdiği çoğu yapıtın günümüzde var olmamasından ötürü onun bu çalışmalarının önemini artmıştır. Çizimlerini ve projelerini hazırladığı yapıtların başında Saliha Sultan Çeşmesi, Beşiktaş Sinan Paşa Hamamı, Fındıklı Molla Çelebi Hamamı, Sapanca Rüstem Paşa Kervansarayı, Lüleburgaz Sokollu Mehmed Paşa Kervansarayı, İstanbul Ebu’l Fazıl Efendi Camisi, Kapıağası Cafer Ağa Medresesi, Fındıklı Kaptan Arap Ahmed Türbesi ve Hürrem Sultan Hamamı bulunmaktadır. Özellikle 1976 yılında yıkılan Mimar Sinan Mescidi, Ali Saim Ülgen'in çizimlerine göre yenilenmiştir.
Kendisine ait yazılı eserler arasında. Anıtların Korunması ve Onarılması, Bursa Anıtları Albümü (Halim Baki Kunter ile beraber), Fatih Camisi, Fatih Devrinde İstanbul ve Bizans Sarnıcı gelmektedir. Ayrıca da Türk Tarih Kurumu Belleteni, Mesleki ve Teknik Öğretim, Selamet, Vakıflar Dergisi, Arkitekt, Mimarlık, Ülkü, Fatih ve İstanbul ile İlahiyat Fakültesi Dergisi gibi yerlerde Türk sanat tarihi üzerine yazıları bulunmaktadır. Özellikle Halim Baki Kunter'le beraber hazırladığı Fatih Camii adlı eserinde Fatih Camii'nin 12 Havari Kilisesi'nin üzerine inşa edilmediğini belirtmiştir.
Ali Saim Ülgen'in Anadolu'nun çeşitli bölgelerindeki çalışmaları ve izlenimleri kendisine has bir arşivciliği de ortaya çıkarmıştır. Kendisinin 50 yıllık yaşamına ait arşiv ve görseller, Osmanlı Klasik Dönem Mimarisi, Türkiye'de restorasyon ve mimarlık konuları dışında kendi yaşamından da izler taşımaktadır. Ali Saim Ülgen'in bu arşivleri, Ahmet Ersoy'un önderliğinde Mimarlık Vakfı tarafından ön tahlili ve ayrımı yapılarak 2012 yılında SALT Araştırma bünyesine aktarılmış, 2013 yılında ise "Modern Türkiye'nin Osmanlı Mirasını Keşfi: Ali Saim Ülgen Arşivi" adlı sergi ile de gösterilmiştir. Arşivde kendisine ait fotoğraflar, haritalar, röleve çizimler, krokiler, broşürler, makaleler, yazışmalar, notlar ve çeşitli belgeler bulunmaktadır. Arşivlerin ilk bölümü kendisine ve ailesine ait fotoğraflar, nüfus cüzdanları, diplomalar ve kimlik kartlarından oluşmaktadır. İkinci bölüm Türkiye coğrafyasından tarihi eserlerin fotoğraflarından oluşurken, diğer bölümlerde ise akademi ve mimarlık camiası için önemli sayılabilecek çizimler bulunmaktadır.